Page 250 - Multidisipliner Covid 19
P. 250
BÖLÜM 14
36
37
komple virion 33–35 , peptid ve rekombinant viral vektör aşı adaylarıyla
gerçekleştirilen SARS-CoV-1 ve MERS38virusu çelınç çalışmalarında Th2
ilişkili eozinofili ile karakterize immunopatoloji ve antikor bağımlı artım
(ABA; antibody depended enhancement) tablosu rapor edilmiştir. Bu durum,
SARS CoV-2 aşılarıyla elde edilen antikorların da ABA gibi istenmeyen
etkilere yol açabileceği endişesi yaratmaktadır. Antikor bağımlı artım
durumu, patojenin kendisine veya yakın ilişkili başka bir etkene spesifik
antikorların konakçıyı korumak yerine hastalık gelişimini hızlandırdığı
ve patolojiye yol açtığı bir tablodur. Bu tablonun oluşumu genel olarak
belirli aşı platformlarıyla ilişkili görülse de bazı SARS-CoV-1 ve MERS-
CoV aşılarının akciğer immunopatolojisi gelişmeden koruyucu etki
gösterdiğini bildirilen çalışmalar da bulunmaktadır 12,25 . Bildirilen
immunopatoloji tablosunun Th2 hücre yanıtıyla ilişkili olduğuna dair
21
veriler mevcuttur . Nükleik asit aşılarında özellikle Th1 yanıtının gelişmesi
bu aşıların ön plana çıkarılmasına bir gerekçe olarak düşünülebilir. Diğer
taraftan farelerde SARS-CoV-2 RBD bölgesi kullanılarak yapılan aşılama
sonrasında ABA görülmeden nötralizan yanıtın elde edilmesi SARS-CoV-
39
2 RBD bölgesini potansiyel aşı antijeni olarak gündeme getirmektedir .
6.3. Hedef kitle
Her aşıdan olduğu gibi geliştirilmeye çalışılan SARS-CoV-2 aşılarından da
beklenen temel özellik, uzun süreli güçlü bir antikor yanıtı oluşturmasıdır.
İyileşmiş hastalardan elde edilen plazmanın tedavi sürecindeki hastalarda
olumlu sonuçlar vermesi (plazma tedavisi) SARS-CoV-2’ye karşı koruyucu
antikor yanıtının elde edilmesi bakımından cesaret verici bir durumdur .
40
Yakın zamanda geliştirilmesi olası COVID-19 aşılarının ilk hedef kitlesinde
sağlık çalışanları gibi yüksek risk grubunda olan insanlar ile 60 yaş üstü
veya kronik hastalığı olan bireylerin yer alacağı değerlendirilebilir. Farklı
yaş gruplarının immun yanıtları arasında değişkenlik görülebileceği göz
önüne alındığında, bu yaş grupları için uygun aşılama stratejileri gelişti-
rilmesi gerekeceği de açıktır. Genel değerlendirme olarak, geliştirilmesi
hedeflenen aşının istenmeyen etkilerinin en düşük düzeyde olması, raf
ömrünün uzun olması ve değişik yaş grupları ve fizyolojik özelliklerdeki
bireylere uygulanabilir olması arzu edilecektir. Günümüzde ilk etapta
kullanıma hazır olabilecek aşılar olarak nükleik asit aşılarıyla yapılan
çalışmalar önde gitmektedir. Ancak bu platformdaki aşıların pratiğe
249