Page 420 - Multidisipliner Covid 19
P. 420

BÖLÜM  24






          etkileyebilir.  2003 yılında görülen SARS salgınında HPA aks tutulumunun
          olabileceğinin ilk biyokimyasal kanıtı SARS enfeksiyonundan sonra sağ
          kalan 61 hastada gösterilmiştir. Bu hastalar iyileştikten 3 ay sonra ve daha
          sonra periyodik olarak değerlendirilmişlerdir. Hastaların %40’ında çoğu
          bir yıl içinde düzelen santral hipokortizolizm, %5 kadarında santral
          hipotiroidizm ve düşük dehidroepiandrosteron sülfat düzeyleri saptanmış
          ve bu durumun geçici hipotalamopitüiter fonksiyon bozukluğuna yol
          açabilecek geri dönüşümlü bir hipofizit veya doğrudan hipotalamik hasar
          olasılığı ile ilişkili olabileceği bildirilmiştir (33). SARS-CoV enfeksiyonunda
          virüsün kullandığı temel immünoinvaziv stratejilerden biri, konağın
          kortizol stres yanıtını bozmaktır. SARS-CoV’un konak adrenokortikotropik
          hormonun (ACTH) molekülüne benzerlik gösteren bazı amino asit
          sekansları eksprese ettiği gösterilmiştir. Konakçı tarafından virüse karşı
          üretilen antikorlar, konakçının kendi ACTH'sını yıkabilir ve kortizol artışı
          beklenen düzeyde olmayabilir (34). Öte yandan ACE2 reseptörlerinin
          adrenal bezlerde de bulunduğu gösterilmiştir. 2003 yılında görülen SARS
          salgınında SARS-CoV virüsü otopsi serilerinde adrenal kortekste tespit
          edilmiş ve bu durum virüsün sitopatik etkisini gösteren bir bulgu olarak
          yorumlanmıştır (35). Tüm bu bulgulardan hareketle vücuttaki kortizol
          dinamikleri SARS enfeksiyonunda olduğu gibi COVID-19’da da etkileniyor
          olabilir ancak SARS veya COVID-19 hastalarında serum ACTH ve kortizol
          düzeyleri hakkında henüz yeterli klinik veri bulunmamaktadır (34, 35).


          Glukokortikoidlerin COVID-19'da kullanımı, virüsün konakçıda oluşturabi-
          leceği sitokin fırtınasını önlemek esasına dayanmaktadır. Glukokortikoidler
          diğer viral enfeksiyonların tedavisinde de kullanılmışsa da, septik şok
          dışında herhangi bir net fayda gösterecek klinik veri mevcut değildir.
          COVID-19'lu hastalarda şok, vakaların yaklaşık %5'inde görülmektedir.
          Şiddetli kritik hastalık ve şok dışında, COVID-19'da glukokortikoidlerin
          kullanımı tartışmalıdır. SARS hastalarının yaklaşık yarısında görülen
          lenfositopeninin, mevcut serum kortizol düzeyleri ile ilişkili olduğu
          gösterilmiştir. Lenfositopeni olan hastalarda serum kortizolü, lenfositopeni
          olmayanlara göre daha yüksek olarak bildirilmiştir. COVID-19 için benzer
          veriler henüz bulunmamakla birlikte, COVID-19'lu hastalarda lenfositopeni
          olmamasının hipokortizolizmin bir belirteci olarak kabul edilebileceği ve
          şok veya akut solunum sıkıntısı sendromu varlığında glukokortikoid
          tedavisine daha erken başlanabileceği öne sürülmektedir. (35-37).




                                                                        419
   415   416   417   418   419   420   421   422   423   424   425