Bursa Akademik Odalar Birliği olarak kamuoyunda “Müftülük Yasası” olarak da bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile ilgili basın açıklaması 11 Ekim 2017 Çarşamba günü BAOB Ortak toplantı salonunda yapılmıştır.
—————–
Kadınlara Karşı Ayırımcılık İçeren Yasalar İstemiyoruz
Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda “Müftülük Yasası” olarak da bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM İçişleri Komisyonunda kabul edildi. Yasa tasarısı bu haliyle yasalaştığı takdirde, kadınlar açısından pek çok hak kayıplarına yol açabilecek uygulamalara zemin oluşturacak, düzenlemeleri içermektedir.
Yasalar, pek çok kez dile getirdiğimiz gibi toplumları geliştiren ve daha ileri bir noktaya taşıyan uzlaşı metinleridir. Bu nedenle kadınların ve onların örgütlü seslerinin duyulmadığı, görüşlerinin alınmadığı metinler, toplumların ihtiyaçları olamaz. Bu yasa kadınların temel hak ve özgürlüklerinin aleyhinedir.
"Türk Medeni Kanunu" 17 Şubat 1926 tarihinde TBMM’de kabul edildiğinden bu yana ülkemiz kadınları için özel yaşam, evlenme ve boşanma, miras hukukunda kadın-erkek eşitliği sağlanmış, çok eşlilikten tek eşlilik sistemine geçilmiş, kadın hakları güvence altına alınmıştır.
Bugün ise TBMM’ne sunulan “Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile il ve ilçe müftülüklerine evlendirme yetkisi verilmek istenmektedir. Bu maddenin gerekçesini oluşturan vatandaşların evlilik işlemlerini kolaylaştırma ve seri bir şekilde çözme, hukuksal olarak bir yasa için çok yetersiz temelsiz ve bir açıklamadır. Din hizmetlerinin düzenleyen bir kuruluşa nikâh yetkisi verilmesi, medeni haklarımızın dini referanslarla yok edilmeye çalışılması anlamına gelmektedir. Kaldı ki belediye evlendirme memurlarına verilen nikah kıyma yetkisi, Anayasa’nın 174. Maddesi ile korunan “evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikâh esası”nı ihlal ederek Anayasal suç işlenmektedir. Türkiye uluslararası hukuk önünde “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi”ni imzalamış ve taraf olmuştur. Nikah yetkisinin dini bir kuruma verilmesi bir süre sonra aynı kuruma boşanma yetkisinin de verilip verilmeyeceği, Aile Hukukuna ait hangi yetki ve düzenlemelerin bu kuruma devredileceği sorularına yol açmaktadır.
Aynı yasa tasarısında sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların (evde doğumlar gibi) doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılabilmenin önü açılmaktadır. Beyanın teyidi amacıyla mülki idare amirinin emriyle aile hekimlerinin aracılığıyla araştırma yaptırılır denmektedir. İş yükleri oldukça fazla olan aile hekimlerimize bu yasa tasarısı ile görev tanımlarının dışında bir iş tanımlanmaktadır. Küçük yaşta zorla yapılan evliliklerin ve çocuk istismarının sonucunda oluşan gebelik ve doğumların en önemli takip noktası sağlık birimleri ve bu kuruluşların yaptığı bildirimler üzerinden olmaktadır. Sağlık kuruluşu dışında doğum bildirimini yapmayanların cezai bir yaptırımı yasa tasarısında bulunmamaktadır. Bu düzenleme, küçük yaştaki evliliklerin ve çocuk istismarlarının üzerini örtmeye yarayacak bir düzenlemedir. Çocuk evliliklerinin yasalarla yasaklanması gerekmektedir.
Yine aynı yasa tasarısında evlilik yoluyla Türkiye vatandaşlığına geçme kriterleri arasında “genel ahlak” ibaresi eklenmektedir. Genel ahlak tanımlaması hukuksal bir terim değildir ve neleri kapsadığı belli olmadığı için temel insan hakları açısından hak kayıpları yaşanmasına neden olacaktır.
Bu düzenleme; kadınların eşitlik ve özgürlük haklarına engel olacak maddeler içermektedir, bu kabul edilemez.
Laik hukuk düzeninde din temelli esaslar değil, hukuk temelli esaslar geçerlidir. Müftülükler dini makamlardır.
Kadınların medeni haklarının tartışmaya açılması mümkün değildir.
Sağlık kuruluşları dışındaki doğumlardaki sözlü bildirim, erken yaş evliliklerini artıracak cinsel istismarları görünmez kılacaktır.
Toplumda kadın erkek eşitliği demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Eşit hak taleplerimizden tüm kadınlar olarak asla vazgeçmeyeceğiz.
Yasa Tasarısının geri çekilmesini istiyoruz.
Kadına yönelik şiddetin görmezden gelindiği, cinsel istismar vakalarının olağan gösterilmeye çalışıldığı bu sistem karşısındaki Bursa Akademik Odalarının mücadelesi devam edecektir.
BASINA VE KAMUOYUNA SAYGILARIMIZLA DUYURURUZ.