BURSA – DİSK, KESK, TMMOB, Bursa Tabip Odası Pandemi süreci nedeniyle, 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında BAOB Özgürlük ve Demokrasi Meydanı’nda açıklama gerçekleştirdi.
Açıklamayı Bursa 1 Mayıs Tertip Komitesi adına KESK Dönem Sözcüsü Fikret Gizir gerçekleştirdi. “On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunamayan bu düzen küresel salgın ile beraber büyük bir uygarlık krizi yaşıyor” ifadelerini kullanan Gizir açıklamaya şöyle devam etti:
“Kapitalist sistem insanlığın, doğanın ve yaşamın üzerine çöküyor. Bu uygarlık krizi bir kez daha gösteriyor ki, bu düzenin çarkları bizleri, dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleri insanca yaşatmak için kurulmamış.
Salgın koşullarında bile zorunlu olmayan işlerde, fabrikalarda, atölyelerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, şantiyelerde çalışmamızı dayatan; zorunlu işlerde gerekli önlemleri almadan bizleri çalıştıran bu düzen, bizi üretimdeki herhangi bir araç gereçten farksız basit bir meta olarak görüyor.
Artık daha net görüyoruz ki, insani ihtiyaçlarımız için üretmiyoruz, insanca yaşamak için üretmiyoruz, toplumun geniş kesimlerine daha iyi bir yaşam kurmak için üretmiyoruz. Sadece ve sadece sermayenin bu akıldışı düzeninin çarkları dönsün diye üretiyoruz.
İşte 2020 1 Mayıs’ı bu gerçekliğin en çıplak haliyle görüldüğü ve bunun karşısında işçi sınıfının başka bir dünya, yeni bir toplumsal düzen iradesinin dünya çapında haykırıldığı bir kırılma anı olarak tarihe geçecek.
Biz yeni bir toplumsal düzen istiyoruz.
Eğer bugün biz emekçilerin egemen olduğu bir düzen olsa idi salgına karşı toplumun sağlığını, işini ve geçimini koruyacak gerçek bir mücadele verirdik.
1. Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulurdu. Çünkü yaşamaktan, insandan daha önemli hiçbir şey olmazdı.
2. Salgın süresince herkesin işi ve geçimi devletin güvencesinde olurdu.
3. İnsanlar yaşam savaşı verirken elektrik, su, doğalgaz faturalarından KDV, kredilerden faiz toplamak asla akla gelmeyeceği gibi, temel ihtiyaçlar salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanırdı.
4. Tümüyle kamu kontrolündeki sağlık kuruluşları, yurttaşların tamamına, istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız sağlık hizmeti sunardı.
5. Salgına karşı önlemler üç beş patron örgütü ile değil, işçilerle, kamu emekçileriyle, hekimlerle, mühendislerle, akademisyenlerle beraber belirlenirdi. Ölçü patronların karları değil aklın ve bilimin ışığında toplumun korunması olurdu.
6. Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere tüm zorunlu işlerde çalışanlar haftalarca koruyucu ekipman beklemez, insanlarımızın ölümü ve hastalanması engellenirdi.
7. Tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi sağlanır, evde kalınan dönemlerde ev içi şiddetin önlenmesi için devlet etkin önlemler alırdı.
8. Tek kişinin dediği ferman olmaz, muhtarından belediyesine tüm kamu kurumları ile işbirliği içinde bir mücadele yürütülür, maskesinden ekmeğine tüm ihtiyaçlar beraber karşılanır, siyasi rekabet değil halkın sağlığı öncelikli olurdu.
Bu anlatılan hayal değil. İnsanlık tarihi boyunca egemenler, toplumun çoğunluğunun çıkarına bir düzenin mümkün olmadığını anlattılar ve yalan söylediler.
Bugün görüyoruz ki, asıl mümkün olmayan, asıl akıldışı olan bu düzendir. Toplumları hastalığa, dünyayı ekolojik krizlere, üretenleri açlığa, işsizliğe, güvencesizliğe mahkum eden bu düzen Türkiye ve dünya halklarının sırtında bir yüktür.
Bu düzenin çarkları bizim emeğimizle, aklımızla, bilgimizle dönüyor, öyle ise biz bu düzeni emekten, demokrasiden, barıştan yana değiştirebiliriz.
Biz emekçiler sermaye değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplumun yararını esas alan yeni bir toplumsal düzeni kurmak için seferber olacağız.
1.İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen kuracağız.
2.Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.
3.Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barışın benimsendiği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.
2020 1 Mayıs’ında tarihin bu kırılma anında ilan ediyoruz:
Birliğimizi, mücadelemizi ve dayanışmamızı böylesi bir toplumsal düzeni kurmak için güçlendireceğiz.
Yeni bir toplumsal düzeni emek ile bilim ile kuracağız!”