İklim krizi, sağlığımızı tehdit etmektedir. Yıllardır konuya ilişkin uluslararası toplantılar yapılmakta, etkinlikler düzenlenmekte, metinler-taahhütler imzalanmaktadır. Ama iklim krizi günümüze kadarki süreçte insanlığın en büyük başarısızlığıdır. Oysaki gelecek kuşaklara olan borcumuz nedeniyle iklim değişikliği ve onun neden olabileceği küresel felaketlerden kaçınmak, insanlığın ahlaki, vicdani ve kaçınılamaz yükümlülüğüdür.
İklim değişikliği yıllar önce bilim insanları tarafından dile getirildiğinde, konuyu ciddiye almayanların yanı sıra uydurma olduğunu, böyle bir şeyin olmadığını söyleyen kesimler de oldu. Günümüzde de halen benzer sığ, akıldan ve bilimden uzak yaklaşımlar ne yazık ki söz konusudur.
Bugün dünyanın her köşesinde iklim değişikliğinin olumsuz örneklerini yaşıyoruz. Beklenmeyen coğrafyalarda sel, kasırga, hortum haberleri sıradanlaştı. Buzullar eriyor, doğal yaşam alanları tahrip oluyor.
İklim değişikliği başta sıtma gibi vektörlerle bulaşan hastalıklarda artışa neden olduğu gibi, yeni hiç bilinmeyen hastalıkların ortaya çıkmasına da yol açarak sağlığı doğrudan etkiler. Bunun yanı sıra temiz ve yeterli su, temiz hava ve gıda güvenliği/güvencesi gibi sağlığın sosyal belirleyicileri üzerindeki olumsuz etkileri ile sağlığı dolaylı olarak da etkiler. Doğrudan ve dolaylı etkisi ile iklim krizi, günümüzün en önemli halk sağlığı sorunlarındandır. Çünkü iklim krizi yaşam için olmazsa olmaz kabul ettiğimiz dengeli ekosistemi bozar.
Geldiğimiz noktada iklim krizinin olumsuz sağlık etkileri göz ardı edilemez hale geldi. İklim değişikliği söylemi yerini iklim krizine bıraktı. Artık yaşananlar sadece bir değişim değil… kriz yaşanıyor. Gidiş nereye? Bilim insanlarının anlatımlarına bakınca bir süre sonra yeryüzünde insan yaşamının sürdürülebilirliğini konuşuyor olacağımız anlaşılıyor.
Günümüzde insan türü kendi yarattığı para ve onun satın aldıklarının esiri olup hep daha fazlasını almak ve tüketmek dışında bir şey yapmaz durumdadır. İnsanlık para ve daha fazla kazanca odaklı küresel kapitalist sistem ile felç olmuştur. Bu sistem doğaya saldırmış, ona hükmetmenin kibrini yaşamıştır. Oysa değişmesi gereken iklim değil insanlığı yok eden sistemdir. Bunca olumsuzluğa, kötüye, sıfır geleceğe karşın umudumuzu yitirmedik. 16 yaşındaki Greta gelecek kuşakların sesi oldu ve gençler haklı olarak geleceklerini korumamızı istiyorlar. Greta “Artık doğa ile kavga etmeyi bırakmalıyız” diyor. Gençlerin yanındayız.
Bireysel olarak, toplum olarak ve insanlık olarak üzerimize düşen görevleri zaman yitirmeden yerine getirmek zorundayız. Bursa Tabip Odası olarak iklim grevinin toplum sağlığı ve refahı için kaçınılmaz bir görev olduğunu düşünüyor üyelerimizi ve tüm halkı iklim grevi etkinliklerine katılmaya, Greta gibi geleceklerini isteyen gençleri desteklemeye çağırıyoruz.
20 Eylül 2019
Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu