Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir Aile Sağlığı Merkezi’nde meydana gelen saldırı sonrasında Sağlıkta Şiddet tekrar gündeme geldi. Esasen sağlıkta şiddet konusu çözüme kavuşturulana dek hep gündemde tutulmalıdır.
Türkiye’de sağlıkta yaşanan şiddet vakaları son 20 yılda korkutucu boyutlara ulaşmış ve sağlık çalışanlarının hayatlarındaki en büyük tehditlerden biri olmuştur. Birçok meslektaşımız, hekimliği severek seçmesine rağmen mesleğini yapamaz durumdadır. Sağlıkta şiddet olayları gençlerin meslek tercihlerini, Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda bölüm tercihlerini etkilemektedir. Hastalarla birebir ilgilenilmesi gereken alanlarda kontenjanlar boş kalırken, diğer alanlar çok daha fazla tercih edilir hale gelmiştir.
Bursa Tabip Odası olarak bu konuda defalarca açıklamalarda bulunduk, Sağlıkta Şiddet sona erene kadar bulunmaya da devam edeceğiz.
Hekimlik, sevilmeden yapılabilecek bir meslek değildir. Bu mesleği seçen meslektaşlarımız maddi karşılığını alamasa dahi işini en doğru şekilde yapmaya çalışmaktadır. Buna rağmen hekimlere ve sağlık personeline gösterilen tahammülsüz tutum yurtdışına göçü hızlandırmaktadır.
Türkiye’de kamuda hak ettiği değeri göremeyen meslektaşlarımız her geçen gün daha fazla yurtdışına göç etmekte, istifa edip özel sektöre geçiş yapmakta ya da tecrübenin çok önemli olduğu hekimlik alanında emeklilik yaşı geldiği anda emekli olmaktadır.
Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık çalışanlarının üzerinde kurulan baskıya paralel olarak artan sağlıkta şiddetin karşısındaki en önemli yapılardan biri Türk Tabipleri Birliği olmuştur. Türk Tabipleri Birliği; sağlıkta şiddeti artıran politikalarla mücadele ederken, aynı zamanda önerdiği hukuki düzenlemelerle sağlıkta şiddetin azaltılmasına katkıda bulunmaya çalışmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşan son düzenlemede, sağlık çalışanlarına yönelik yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan eylemler arasında sayılacağına dair hüküm, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun konuyu düzenleyen 100. maddesine eklenmiştir. Teklif ile getirilen diğer düzenlemede, söz konusu şiddet sağlık hizmeti uygulaması sırasında ise failin kamu hizmetlerini engellemesi nedeniyle suçuna verilen cezanın ağırlaştırılacak olmasıdır. Yine kadına yönelik suçlardaki artırım hükümleri nedeniyle kadın sağlık çalışanlarına yönelik saldırılarda da iki düzenleme üzerinden cezanın ağırlaştırılması mümkün olacaktır. Uygulamadaki belirsizliğin giderilebilmesi için Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “kamu görevlisi” tanımının özel sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık çalışanlarını da kapsayacak şekilde bu suçlar nedeniyle kamu görevlisi sayılacağına dair hüküm eklenmesi görüşü dikkate alınmamıştır. TCK’nin işyeri dokunulmazlığının ihlalini düzenlediği 116. maddesine sağlık kuruluşlarının eklenmesine dair değişiklik teklifi de kabul edilmemiştir.
Sorunlara bütüncül ve ilgili tarafların katılımıyla çözüm üretmeyi tercih etmeyen yönetim anlayışı nedeniyle yeni düzenlemelerin de sağlıkta şiddete çözüm getirmediği ilimizde işini severek yapan aile hekimimize yapılan saldırı ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik yaptığımız çağrılarımızı bir kez daha yineliyoruz!
Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesini,
Sağlıkta şiddet için Türk Tabipleri Birliği’nin önerileri çerçevesinde etkili ve kapsamlı bir yasa çıkarılmasını,
Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmasını, güvenli işyerleri oluşturulmasını,
Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmasını,
İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konup etkili şekilde uygulanmasını,
İş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 Sözleşmesinin imzalanmasını TALEP EDİYORUZ.
Taleplerimizi çeşitli platformlarda, defalarca dile getirmemize, eylemlerimize rağmen görmezden gelenler, hem Sağlıkta Şiddetten hem de Türkiye’nin gelecekte yaşayacağı sağlık sorunlarından da sorumludurlar.
Topluma çağrımızdır; dün olduğu gibi bugün de halkın nitelikli sağlık hizmeti almasına yönelik taleplerimizde ısrarcıyız. Bizler güvenli işyerlerinde insanca hekimlik yapmak istiyoruz. Hem hekimlerin hem de toplumun sağlık hakkı için sağlıkta şiddetin kök nedeni olan sağlığın piyasalaştırılmasına karşı sesimizi birlikte yükseltelim. Hekimler köle, hastalar müşteri değildir. Sağlıklı yaşam hakkımızdan vazgeçmeyelim.
Şehit Uzman Çavuş Nazmi Ayyıldız Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan Dr. Orhan Koyuncu’nun uğradığı saldırının son olmasını ümit ediyor, hayat kurtarmaya çalışanların can derdine düşmeden bu işi yapabilmeleri için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.
Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü