Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri Derneği tarafından Taksim Gezi parkı direnişi nedeni ile son günlerde artan orantısız güç ve kimyasal gazların aşırı kullanımı ile olaylarda yaralananların bilgilerinin ayrı bir formda-listede tespit edilmesine ilişkin basın toplantısı düzenlendi.
Türk Dişhekimleri Birliği’nde 13 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen basın toplantısına Türk Tabipleri Birliği (TTB) adına TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan katıldı.
13 Haziran 2013
TOPLUMSAL OLAYLARIN BASTIRILMASINDA KULLANILAN KİMYASAL GAZLAR YASAKLANMALIDIR,
GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMAK İÇİN HAKLI TALEPLERİNİ DİLE GETİRENLERE KARŞI AŞIRI GÜÇ KULLANILMASI KABUL EDİLEMEZ,
HASTANELER İNSANLARIN FİŞLENMESİ İÇİN BİLGİ TOPLAYAMAZ, SAĞLIK EMEKÇİLERİ BUNA ALET EDİLEMEZ!
31 Mayıs 2013 günü İstanbul’da meşru ve barışçıl bir gösteriye polisin sert ve kabul edilemez müdahalesi ve şiddetiyle başlayan; İstanbul dışında çok sayıda şehirde yaygınlaşan gösterilerde gaz kullanımının eriştiği boyut kaygı verici ve insan sağlığına etkileri açısından kabul edilemez bir durumdur. Kimyasalların aşırı, sorumsuz ve kasıtlı kullanılması, kısa erimde sağlık sorunlarına, yaralanmalara, organ kayıplarına ve ölümlere yol açmaktadır. İnsan sağlığı açısından sakıncalı, zararlı olduğu açık olan bu kimyasal silahların kullanımı yasaklanmalıdır. Bizler; Sağlık Emek ve Meslek Örgütleri olarak, adına “ileri demokrasi” dedikleri, halkın karşısında olan bu yönetim tarzını şiddetle kınıyoruz.
Defalarca Biber Gazı ve benzeri kimyasalların insan sağlığına zararlarını kamuoyuyla paylaştık;
Yalova’da biber gazı nedeniyle yaşamını yitiren Çayan BİRBEN’in ölümünün üzerinden henüz bir yıl geçti,
-31 Mayıs 2011 günü, Hopa’da aynı nedenle yaşamını yitiren Metin LOKUMCU’nun ölüm yıldönümüydü,
-12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra seçim zaferi kutlamalarına müdahale eden güvenlik güçlerinin, Şırnak’ta aşırı gaz kullanması sonucu yitirilen Hatice İDİN de akıllardadır,
-Son 15 gün içinde keyfi, orantısız, halkın yoğun kalabalıklarla bulunduğu alanlara, kapalı yerler bir yana, hastanelere bile biber gazıyla saldırıldığını görüyoruz, yaşıyoruz.
1 Mayıs günü başlayan ve Taksim’i emekçilere yasaklamayı hedefleyen uygulamanın bir parçası olan bu tip müdahaleler on beş günü aşkın süredir devam ediyor. Taksim Gezi Parkı’nı AVM Rantı haline getirecek keyfi karara karşı verilen mücadele, pervasızca saldırılarla durdurulmaya çalışılıyor.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında, biber gazı ve benzeri kimyasalların kullanımının solunum problemleri, mide bulantısı, kusma, nefes borusunda, göz kanalları ve gözlerde tahriş, kalp ve solunum yollarında spazm, göğüs ağrısı, deride yanma ve alerji gibi sağlık sorunlarına neden olduğu belirtilmektedir. Yoğun kullanılması ve tekrarlayan maruz kalmalarda solunum ya da sindirim yollarındaki dokuların ölmesi, akciğerde ödem veya iç kanamaya (böbrek üstü bezinde kanama) yol açabileceği belirtilmiştir. Bundan dolayı da İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nde Türkiye “biber gazı” ve göz yaşartıcı gazların kullanılması nedeniyle yargılanmıştır.
Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT), biber gazını potansiyel olarak tehlikeli bir madde olarak değerlendirmiş ve açık alanlarda kullanımına ilişkin olarak da çekincelerini dile getirmiştir. CPT “eğer istisnai biçimde kullanılması gerekirse, açıkça tanımlanmış emniyet tedbirleri bulunmalıdır. Örneğin, biber gazına maruz kalan kişilerin derhal doktora erişimi sağlanmalı ve bu kişilere gerekli ilaç verilmelidir” demektedir.
Son olaylardaki kullanım sürecinde uygun olmayan biçimde, eylemcilere adeta nişan alır biçimde kullanılması sonucu fişekle meydana gelen mekanik yaralanmalar, irili ufaklı kırıklar ve hayati tehlike oluşturacak kafa travmaları da az değildir, plastik mermi, hatta mermi kullanılmış olması da ayrıca manidardır.
İnsan sağlığı açısından sakıncalı, zararlı olduğu açık olarak dile getirilen bu maddelerin kullanımı yasaklanmalıdır. Emek, meslek, insan hakları örgütleri, siyasi partiler ve tüm yurttaşlarımızı bu konuda çaba göstermeye, mücadeleye destek vermeye çağırıyoruz.
Öte yandan Sağlık Bakanlığı-Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından hastanelere gönderilen form ile son günlerde yaşanan eylemlerdeki polis müdahalesiyle yaralananların ayrı bir forma kaydedilmesi istenmiştir. Söz konusu formun polise vermek üzere hazırlandığına ilişkin genel kanaatin de etkisiyle, yaralanan insanlar hastanelere başvurmaktan kaçınmaktadır. Gösteriler karşısında kimi yerlerde ağır polis baskısı hepimizin gözü önünde yaşanmaktadır. Kullanılan gaz bombalarının ölçüsüz fazlalığının yanı sıra, kişileri hedef alarak kullanılmaları da göstericilerin ölümcül yaralanmalarına neden olmaktadır.
Bütün bunlar ortada iken, bu uygulama ile, bir yandan kişilerin iyi bir tıbbi bakım olanağına erişmeleri engellenmekte, bu durum yaşam hakkını tehdit etmektedir.
Sağlık Bakanlığının görevi, kim olduğuna bakmaksızın, ihtiyaç duyanlara en iyi tıbbi yardımda bulunulmasını sağlayacak olanaklar yaratmaktır. Sağlık Bakanlığının, gösterilere katılanlardan yaralananları polise bildirmek; en azından yurttaşlarda bu yönde güvensizliğe neden olabilecek tutumlardan kaçınmak, bu hassasiyeti göz önüne bulundurmak olmalıdır. Oysa, bu konuda yapılan açıklamalara Sağlık Bakanlığı’nın “TTB gibi bir meslek örgütünün böyle asılsız iddialarla kamuoyunu yanlış bilgilendirmesi üzüntü vericidir” şeklinde açıklama yapması sorumsuzluktur. Hastanelere gönderilen ve eylemlerde yaralanarak başvuranların kaydının yapılacağı form ektedir. Hastaneler insanların fişlenmesi için bilgi toplayamaz, sağlık emekçileri buna alet edilemez. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir.
Sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak, Taksim Gezi Parkı için dile getirilen haklı taleplerle başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemlerin içinde olduğumuzu, talepleri sahiplendiğimizi, sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha tekrarlıyor; Hükümeti, sorumlu davranarak bu konuda adım atmaya çağırıyoruz.
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
Türk Dişhekimleri Birliği ( TDB)
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ( SES)
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası ( DEV-SAĞLIK İŞ)
Türk Hemşireler Derneği ( THD)
Türk Ebeler Derneği
Türk Psikologlar Derneği
Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği (TMRT DER)
Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği ( TÜMRAD -DER)
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD)