Bursa Diş Hekimleri Odası, Bursa Eczacı Odası, Bursa Tabip Odası ve Bursa Veteriner Hekimler Odası tarafından oluşturulan Tek Sağlık Platformu, 6 Temmuz Dünya Zoonozlar Günü nedeniyle bir basın açıklaması yayınladı.
Açıklamada, zoonotik hastalıkların hayvan insan geçişli hastalıklar olduğunu belirtilirken, “Genellikle hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar olarak bilinse de tam tersinin yani insanlardan hayvanlara geçen hastalıkların olduğu durumlar da vardır” ifadeleri kullanıldı. Bilinen en eski zoonozotik hastalığın Kuduz olduğunun altı çizilen açıklamada, Louis Pasteur’un bu hastalığın aşısını ilk kullandığı tarih olan 6 Temmuz 1885’in Dünya Zoonozlar Günü olarak kabul edildiği dile getirildi.
YİNE TEK UMUDUMUZ AŞI
“Yani 134 yıl önce, ilk kez bir insana kuduz hastalığına karşı aşı uygulanmış ve Joseph Meister aşı sayesinde kuduzdan kurtulan ilk insan olarak tarihe geçmiştir” ifadeleri kullanılan açıklamada aşı karşıtlarına seslenildi: “Bugün, yaklaşık iki yıldır tüm dünyayı etkileyen ve ‘zoonoz’ olduğu düşünülen bir pandeminin ortasındayız, tüm dünyadaki vaka sayısı bu yazı hazırlanırken 183 milyon civarındaydı ve sağlığımız için yine tek umudumuz aşı…”
HASTALIKLARIN YÜZDE 61’İ ZOONOZ!
Açıklamada, “Kuduz ve COVID-19 örneklerinden de anlayabileceğimiz gibi, ‘’zoonotik hastalıklar’’ insan enfeksiyon hastalıklarının yani bir etkene bağlı oluşan hastalıkların çok önemli kısmını oluşturmaktadır” denilirken istatistiklere de yer verildi. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü verilerine göre insanlarda görülen enfeksiyöz hastalıkların yüzde 61’inin zoonoz olduğu ve bu hastalıkların zaman zaman salgın olarak ortaya çıktığı vurgulanan Tek Sağlık Plaformu açıklamasında, yine yeni ortaya çıkan patojenlerin ise yüzde 75’inin zoonoz karakterli olduğu dile getirildi.
GIDA KAYNAKLI HASTALIKLARDA ÜRKÜTÜCÜ ORAN!
Açıklamada, 1975 sonrasında görülen EBOLA, Batı Nil Virüsü, Kuş Gribi ve son olarak COVID-19’un zoonotik karakterli olduğunun altı çizildi. Gıda kaynaklı hastalıklarda daha ürkütücü bir oranın ortaya çıktığı belirtilen açıklama şöyle devam etti: “İnsanlardaki gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 90’ı zoonotik karakterlidir. Son günlerde, gıda işletmelerinde çekilip sosyal medyada yayınlanan, süt banyosu, döner dansı, buzdolabında serinleme konulu videolar olayın sadece hijyen değil, sağlık boyutunu da bu şekilde ortaya koymaktadır…”
BİYOTERÖR ETKENLERİN ARASINDA
Zoonotik hastalıklar grubunda yer alan etkenlerin yüzde 80’inin biyoterör etkenleri arasında bulunduğu belirtilen yazılı açıklamada, “Biyoterör biyolojik ajanların insan-hayvan-bitkilerin yani canlıların hastalanması ya da ölümü için kullanılmasıdır ki genel olarak insan hedeflenir ve ülkeler arası bir savaşta rahatlıkla kullanılabilir. Buna örnek olarak şarbon hastalığını verebiliriz” denilerek insan etkisine de dikkat çekildi.
KURBAN BAYRAMI ÖNCESİNDE DİKKAT!
“Sağlık Bakanlığı’nın ihbarını mecbur kıldığı 50 hastalıktan 26 tanesi zoonozdur ve bunlar arasında en bilinenleri arasında Brusella, Şarbon, Tüberküloz (hayvansal gıda aracılığı ile bulaşan zoonotik tüberküloz – etkeni Mycobacterium Tuberculosis değil Mycobacterium bovis’tir), Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Toksoplazma ve Kuduz sayılabilir” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, Kurban Bayramı öncesinde M.Bovis etkenli Tüberküloz hastalığına da dikkat edilmesi gerektiği belirtildi; “Ülkemizde son yılarda kurban bayramlarında hayvanlarda tüberküloza fazlaca rastlanmaktadır, bu nedenle hayvanların mutlaka kontrol altında olması gerekmektedir.”
GELİŞMEMİŞ ÜLKELERDE ÖLÜMLER DAHA YÜKSEK
Her yıl 2,5 milyar insanın zoonotik hastalığa yakalandığı ve bunların 2.7 milyonunun yaşamını yitirdiği bilgisi paylaşılan açıklamada, gelişmemiş ülkelerde enfeksiyon hastalıklarından ölüm oranı yüzde 43.6 gibi oldukça yüksek bir oranda seyrettiği ifade edildi.
Canlı sağlığının yanında ekonomik sonuçlara da dikkat çekilen açıklamada, hastalıkların maliyetlerinin de olduğunu, her yıl 8 milyar dolar hayvansal üretim kaybı ve COVID-19 hariç 43 milyar euro’luk insan sağlığı tedavi giderleri olduğu belirtildi.
Tek Sağlık Platformu açıklamasında, seyahat olanaklarının ve nüfusun artmasıyla, gıda ihtiyacının daha da yükseldiği, yaban hayata daha yakın yerleşim yerlerinin kurulması, ekosistemin tahribatı, avlanma, antibiyotik direnci gibi bir çok faktörün zoonotik hastalıkların ortaya çıkışının ve yayılımının kolaylaştırdığı belirtildi.
KORUYUCU HEKİMLİK ÇOK ÖNEMLİ!
Koruyucu hekimlik uygulamalarının söz konusu kayıpları önlemede önemli bir rolü olduğunun altı çizilen açıklama şöyle devam etti: “İnsan sağlığı ve hayvan sağlığı örgütlerinin, bilim insanlarının ‘’pandemiler çağındayız’’ açıklamaları göz ardı edilmemeli, tedavi edici sağlık uygulamalarının öncelenmesinden vazgeçilip ‘’koruyucu hekimlik uygulamaları’’ öncelenmelidir. Çünkü korumak tedavi etmekten daha kolay, daha ekonomik ve daha insancıldır. Sağlıklı ve güvenli bir yaşamı, insanlar kadar, her anlamda hayatımızın içinde olan, evimizi ve hayatımızı da paylaştığımız hayvanlar da hak etmektedir.”
KÜRESEL DÜZEYDE ELE ALINMALI!
Açıklamanın son bölümünde ise, Tek Sağlık yaklaşımının küresel düzeyde ele alınması gerektiği belirtildi ve eklendi: “Hekimlik grupları arasındaki işbirliği ile hastalıkların hayvan ve insanlarda ortaya çıkmadan önce önlenmesi ile birlikte, aynı zamanda doğal yaşamın ve yaban hayatının korunması, iklim değişikliğinin küresel bir sorun olarak kabul edilmesi ve çözüm aranması, çevrenin korunması, temiz ve güvenilir su ve gıdaya kolay ve yeterli ulaşımın sağlanması gibi ulusal ve küresel düzeyde politikaların oluşturulabilmesi belki gelecek yıllarda hem insanların hem hayvanların daha güvenli, daha sağlıklı ve daha temiz bir dünyada yaşamasını sağlayabilir.”