Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından 14 Mart Tıp Haftası programı kapsamında düzenlenen “Etikle Hukuk Çatışınca” paneli, 1 Şubat 2025 günü TTB Toplantı Salonu’nda düzenlendi. Panel, TTB’nin sosyal medya kanallarından canlı yayımlandı.
Panelin kolaylaştırıcılığını üstlenen TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. L. Verda Ersoy, açılış konuşmasında bazı hekimlerin toplumun geniş kesimlerine ulaşabilecekleri mecraları kullanarak, bilimselliği kanıtlanmamış ve toplum sağlığına zarar verecek açıklamalar yaptıklarını söyledi. Böyle bir hekim hakkında tabip odası tarafından soruşturma açıldığını, ceza verildiğini, cezanın idare mahkemesinde onandığını fakat Anayasa Mahkemesi’nin “ifade özgürlüğü ihlali” gerekçesiyle kararı bozduğunu belirten Ersoy, bu örnekten hareketle etik ve hukuk arasındaki çatışmayı ele almak amacıyla bir araya gelindiğini ifade etti.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Tepe, “Hukuk ve Etik İkileminde Değerlendirme Sorunu” başlıklı bir sunum yaptı. Hukuk ve etik kavramlarını açarak sunumuna başlayan Tepe; hukukun etik ilkelere dayandığı durumda değerli olduğunu, etiğin ise ahlaktan farklı olarak insanın korunmasını esas aldığını kaydetti. Hukuk ve etik ikileminde ezbere yapılan değerlendirmelerin riskine dikkat çeken Tepe; İoanna Kuçuradi’ye atıfla doğru değerlendirmeyi üç aşamada ele aldı: (1) Eylemi ve amacını anlamak, (2) başka türlü davranıp davranamayacağını anlamak, (3) bu eylem ile insan değerinin korunduğunu mu, yoksa harcandığını mı anlamak. Üçüncü aşamanın eylemin değeri ile insan arasındaki ilişkiyi kurduğuna dikkat çeken Tepe, “Hukuk ve etik teknik durumlarda çatışabilir. Ama Kant’ın dediği gibi; insanları araç olarak kullanan, kişinin kendi çıkarını odağına alan her eylem etik dışıdır” dedi.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Bursa Tabip Odası Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Civaner de “Hekimlerin İfade Özgürlüğü ve Meslek Örgütünün Yükümlülüğü” başlıklı bir sunum yaptı. Hekimlerin ifade özgürlüğünün sınırlarını sorgulayarak sunumuna başlayan Civaner, düşünce-kanaat bildirme ve bilimi öğretme-açıklama-yayma boyutlarını ele alarak “Bir hekimin toplumla iletişiminde; bir kanıta dayanmadığı halde bilimselliği gösterilmiş bilgilerin yanlışlığına dair açıklamalarda bulunması, ifade özgürlüğü alanına girmez. Çünkü açıklaması düşünce ve kanaat değil, iddiadır artık. Ve iddialar bilgilere dayanmalıdır” dedi. Bilimsel bilginin kuşkuculuğundan, kanıta dayalı tıptan, hekimlik mesleğinin etik riskleri ve kurallarından söz eden Civaner, “Meslek ahlak kurallarına uymak, mesleki uygulamalar için şarttır. Uymadan mesleği uygulamak gibi bir keyfiyet söz konusu değildir. Uyup uymamak irade özgürlüğü alanına değil, mesleki denetim alanına tabidir. Dolayısıyla TTB’nin yaptırım uygulaması; ifade özgürlüğünün ihlali değil, mesleki denetimden ibarettir” diyerek sunumunu tamamladı.
Panel, soru-yanıt bölümü ve katkıların ardından son buldu.