Site icon Bursa Tabip Odası

“DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ” KUTLAMA DEĞİL; ÇEVRE İÇİN MÜCADELE GÜNÜ OLMALIDIR!

bursa tabip odası logo
“DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ” KUTLAMA DEĞİL; ÇEVRE İÇİN MÜCADELE GÜNÜ OLMALIDIR!

5 Haziran Dünya Çevre Günü, çevremizi korumak amacıyla farkındalık yaratmayı ve eyleme geçmeyi teşvik etmek için Birleşmiş Milletler tarafından ilk kez 1972 yılında duyurulmuş önemli bir gündür. 1974 yılından bu yana küresel bir platform olarak 100’ün üzerindeki ülkede geniş çaplı olarak kutlanmaktadır.

Dünya çevre gününde küresel, ulusal ve yerel çevre sorunları gündeme getirilmekte, çözüm önerileri tartışılmaktadır. Birleşmiş Milletler 2016 yılı için Dünya Çevre Günü temasını “doğal yaşama ilişkin yasadışı ticaret” olarak belirlemiş ve buna karşı çeşitli kampanyalar yürütmektedir.

Ancak, küresel kapitalizmin dinmek bilmeyen kar hırsı yüzünden bugün karşı karşıya bulunduğumuz çevresel riskler, Dünya Çevre Gününde kutlama yapılmasının önünde engeldir. Bunca çevresel tehdit varken, kutlama değil ancak mücadele gündemdedir.

Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan değişiklikler bugün küresel sorunların en başında gelmekte ve insanlığı tehdit etmektedir. İklim değişiklikleri kapsamında sıcaklık artmakta, deniz su düzeyi değişmekte, sera gazı konsantrasyonları ve insan eliyle oluşan CO2 emisyonları artmaktadır.

İklim değişikliği sağlığı olumsuz etkileyen çevresel belirleyicilerden biridir. Su kalitesi ve miktarıyla ilgili sorun oluşturmakta, gıda güvenliğini olumsuz etkilemekte, enfeksiyon hastalıklarının kontrolü açısından sıtma ve deng humması başta olmak üzere risk altındaki toplumun artmasına yol açmakta ve doğal felaketlerden korunmayı olumsuz etkilemektedir.

Fosil yakıtlarla enerji üretimi gibi çevre sorunlarına karşı gerekli önlemlerin alınmaması halinde, küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı sonuçların insan türünün geleceğini bile tehlikeye atabileceği bugün artık herkes tarafından bilinmektedir.

Türkiye, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ve eğilimin böyle sürmesi halinde gelecekte de en fazla etkilenecek ve büyük sorunlar yaşayabilecek bir ülke konumundadır.

Türkiye’de hava kirliliği çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün yıllık ortalama sınır değerine göre partikül madde açısından Çankırı dışındaki bütün illerin havası kirlidir. Hava kirliliğine bağlı olarak akciğer kanserleri ve mesane kanserlerinde artış gözlenmektedir.

Türkiye’de hava kirliliğine yol açan en önemli etmen kömürlü termik santrallerdir. Hal böyle iken 2015 yılında Hükümet tarafından Türkiye’de kömüre 24,2 milyar dolar (GSMH’nın %2,8’i) teşvik sağlanmıştır. Ülkemizde seksenin üzerinde yeni kömürlü termik santralin desteklenmesi akıl ve bilim dışı bir tutumdur.

Yaşadığımız şehir Bursa’nın başta hava kirliliği olmak üzere çok sayıda çevresel sorunu olduğu bilinmektedir. Bursa’da partikül madde kirliliği 2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü sınır değerinin beş katına kadar yükselmiştir. Buna rağmen kentin doğusunda çimento fabrikasının kapasitesinin arttırılmaya çalışılması, batısında yeni bir çimento fabrikası kurulmaya çalışılması; orta yerine yılda 524 bin ton kömür yakması planlanan bir kömürlü termik santralin kurulmaya çalışılması kabul edilemez. Bir yandan halen var olan sanayi tesislerinin çevreyi kirletmesine karşı etkin önlemler alınmazken, diğer yandan yeni kirletici sanayi tesislerinin Bursa’ya kurulmak istenmesi halkın sağlığı açısından büyük tehdit kaynağıdır. Mevcut kirlilikle yeterince savaşmayan ve yeni kirlilik kaynaklarına karşı tutum almayan, seyirci kalan bütün yöneticileri kınıyoruz.

Her ne kadar kent yöneticileri çevresel saldırılara karşı seyirci kalsalar da, bu kentin duyarlı insanları, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri sağlıklı bir çevrede yaşamak için etkin bir mücadele yürütmektedir.

Bu mücadelenin son örneği olarak DOSAB kömürlü termik santralinin kent içinde kurulması girişimi örgütsel ve hukuksal mücadeleyle iptal ettirilmiştir. Bu mücadeleye katılan herkesi içtenlikle selamlıyoruz!

Bursa’da çevreye yönelik saldırılar ne yazık ki hız kesmemektedir. Çimento fabrikaları, kömürlü termik santraller, mermer ocakları derken son zamanlarda yakma tesisleri de kentin çevre gündeminde yer almaktadır.

Atıkların yakılarak yok edilmesi toplum sağlığı açısından önemli sağlık riskleri oluşturmaktadır. Yakma sonucu ortaya çıkacak baca gazı emisyonları içinde dioksin ve furan gazları bulunmaktadır ve bu gazlar Uluslararası Kanser Araştırması Ajansı tarafından kanserojen olarak kabul edilmektedir. Atıkları yok etmekle ilgili yöntemlere, bilimsel bilgi ışığında bilim insanları, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri ve kentte yaşayanlarla birlikte karar verilmelidir.

Çevreye zarar verme olasılığı olan her tesis için yalnızca Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) değil, bununla birlikte Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) de yapılmalıdır. Aynı zamanda Türkiye Sağlıklı Kentler Birliğinin de başkanı olan Büyükşehir Belediye Başkanına Dünya Sağlık Örgütü Sağlıklı Kentler Ağında vermiş olduğu sözü anımsatıyor kendisini ve diğer tüm ilçe belediye başkanlarını toplum sağlığını etkileme olasılığı olan her tesis için SED yapmaya davet ediyoruz.

Bursa Tabip Odası olarak geçen yıllarda olduğu gibi, önümüzdeki yıllarda da çevre mücadelesi içerisinde etkin bir biçimde yer alacağımızı duyuruyor; çevre açısından yaşanılası bir Bursa için bütün yurttaşları birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz!

Bursa Tabip Odası
Yönetim Kurulu

Exit mobile version