Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında yer alan Dini Kavramlar
Sözlüğü, dinle ve dinsel davranışla ilgili kavramların açıklamasını
vermektedir. Türkiye Diyanet Vakfı sitesinde “sözlük mahiyetindeki eser,
öğrenciler, din görevlileri ve temel dini kavramları öğrenmek isteyen kişiler
için bir kaynak niteliğindedir” ifadesiyle tanıtımı yapılan bu sözlükte yer
alan, kız çocuklarının çocuk yaşta evlenmelerine onay veren ve toplumda büyük
bir tepkiye neden olan ifadeler nedeniyle Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
bir açıklama yayımladı.
Açıklamanın tam metni aşağıdadır:
Çocuk Yaşta Evliliği Özendiren, Çocukları İstismar Etmeye Yönelik Söylem ve
Girişimlere Son Verilmelidir!
Bir insanın çocukluk dönemini geride bırakıp kendine yetecek şekilde
hayatını sürdürebilmesi, yani erişkin olabilmesi için, biyolojik gelişimini
tamamlanmasının yanı sıra toplumsal yapımızın sahip olduğu ve yaşamın
gerektirdiği pek çok beceriyi ve bilgiyi de edinmesi zorunluluğu vardır.
Toplumumuzda erkekler için erken yaşta evlilik daha az rastlanan bir
durumdur. Kız çocuklarının çocuk kabul edilen yaşta, kendilerinden oldukça
büyük erkeklerle evlilikleri ise, var olan evliliklerin yaklaşık olarak üçte birini
oluşturmaktadır. Erken yaşta evlendirilen kız çocukları kendilerini geliştirme
koşul ve olanaklarından yoksun bırakılarak, yerine getirmekte zorlanacağı
birçok sorumlulukla karşı karşıya kalmaktadır. Kız çocuklarının erken yaşta
evlendirilmesi, yaşamının sonraki dönemlerinde de olumsuz etkilerinin sürdüğü
çocuğa yönelik bir cinsel istismarı içermektedir. Bu tür evlilikler, eğitim
hakkının engellenmesi gibi, çocuk haklarının ihlaline neden olmaktadır.
Çocukların erken yaşta sosyal çevrelerinden soyutlanmasını getirerek sosyal
becerilerin edinilmesini güçleştirmektedir. Çocuk yaşta evlenen kız
çocuklarının maruz kaldığı aile içi fiziksel ve cinsel şiddetin, erişkin
yaştaki evliliklere göre daha yüksek oranda görüldüğü bilinmektedir. Çocuk
yaşta evlenme ve anne olma, çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Çocuk yaşta evlenen kız çocuklarında, erişkin yaşamda evlenenlere göre,
istenmeyen gebelikler daha yüksek oranda görülmekte, erken ve zor doğum
riskinin daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Çocuk yaşta evlilik bir çocuğun
hayatının çalınması, geleceğinin karartılmasıdır.
Aralarında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin de yer aldığı
pek çok uluslararası belgede, 0-18 yaşında olanlar “çocuk” olarak
tanımlanmaktadır. Taraf devletler açısından bağlayıcı yasal yaptırımlar içeren
söz konusu belgeler; başta devletin ilgili kurumları, hukuk, sağlık ve
eğitimden sorumlu meslek grupları ve ebeveynler olmak üzere, çocukların içinde
yer aldığı erişkin toplumunun tüm kesimlerini çocuklara karşı sorumluluklarını
yerine getirmekle yükümlü kılmaktadır. Doğumdan 18 yaşına kadar gelişimlerinin
çeşitli evrelerinde çocukların bakımı, zarardan korunması, çıkarlarının
savunulması ve birer erişkin olarak yetiştirilmeleri konusunda çaba
gösterilmesi, erişkin toplumunun yasal ve ahlaki sorumluluğudur. Çocukların
gelişim evrelerindeki gereksinimlerinin tanınması ve karşılanması, ailelerin,
hekimlerin ve toplumun bu gereksinimler doğrultusunda gerekli düzenlemeleri
yaparak sorumluluklarını yerine getirmesi, günümüzde bir toplumun çocuklara
verdiği değerin en somut göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Erişkin toplumunun çocuklara karşı yasal ve ahlaki sorumlukları, aynı
zamanda çocukların en temel haklarıdır. Bu bağlamda beslenme, konut, sağlık ve
eğitim başta olmak üzere, çocukların büyüme ve gelişmeye ilişkin temel
haklarının yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Çocuğun biyolojik, psikososyal ve
kültürel gelişimlerine ilişkin yapılan bilimsel araştırmalar, 0-18 yaş
grubundaki çocukların her evrede farklı gereksinimlere sahip olduklarını;
zarardan korunmaları ve hakları gözetilerek gelişimlerinin desteklenmesinin ise
vazgeçilmez erişkin görevleri olarak belirlendiğini göstermektedir.
Çocukların korunması, haklarına saygı gösterilmesi, biyolojik ve toplumsal
gelişimlerinin gereksinimleri doğrultusunda desteklenmesine ilişkin bilimsel
araştırma sonuçları evrensel düzeyde kabul görmüşken ve ahlaki bir yükümlülük
olarak tanımlanmışken, çocuk yaşta evliliği özendiren dinsel kaynaklı
söylemlerin devlet kurumlarınca kamuoyu gündemine getirilmesi, kişinin sağlıklı
yaşam hakkını engelleyecek ve toplumsal yaşamı derinden etkileyecek sonuçlar
doğuracaktır. Hekimler olarak bizler biliyoruz ki, bireyin yaşamındaki
güçlük ve sorunlarla başarılı bir biçimde baş edebilmesi için, bebeklikten
başlayarak gelişiminin bütün dönemlerinde bazı yetenekleri geliştirmesi,
davranışları kazanması, gelişimine ilişkin belirli görevleri yerine getirmesi
gerekmektedir. Çocuk yaşlarındaki bir kız çocuğunun evlilik gibi ağır
sorumluluk gerektiren, yaşam ve sağlık açısından büyük riskler taşıyan, bir
insan olarak eğitimini ve toplumsal gelişimini engelleyen, gelecek umutlarını
ortadan kaldıran bir sürece hapsedilmesinin, mutsuzluğa ve ileride telafisi zor
sorunlara yol açacağı açıktır. Henüz ergenlik döneminin başlangıcındaki kız
çocuklarının erken yaşta evlendirilmelerine yönelik her tür söylem ve girişim,
toplumun çocuklara karşı ahlaki sorumlulukları açısından asla onaylanmayacak
bir durum, yasal açıdan da altına imza atılan çocuk ve kadın haklarına ilişkin
sözleşmelere aykırılık nedeniyle bir suçtur ve bu suçu işleyenlere karşı yasal
yaptırımlara başvurulmalıdır. Devlet kurumlarını ve erişkin toplumunu, başta
kız çocukları olmak üzere çocuklara karşı görev ve sorumluluklarını yerine
getirmeye, çocukların bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan korunmasız durumlarını
istismar eden, onlara karşı suç işlemek anlamına gelen söylem ve girişimlere
son vermeye çağırıyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu