Panelin açılış konuşmasını Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide ELİTEZ yaptı. 2015 yılında 115 milyon rakamına ulaşan acil başvurularının acilde çalışan sağlık çalışanlarının iş güvenliği açısından ciddi bir sorun yarattığını söyleyerek sağlıkçıya şiddet olgularının pek çoğunun acillerde yaşandığına dikkat çekti.
Panelin ilk konuşmacısı Bursa Eczacı Odası Başkanı Yalın ÖKTEM’di. Yalın Bey Avrupa örneklerinden söz ederek acillerden hastalara ilaç yazılmadığını ve acil ilaç gereksiniminin hastane eczanelerinden karşılandığını böylece nöbetçi eczane diye bir uygulama yaşanmadığını örnekledikten sonra, İnegöl’de yürüttükleri bir çalışmanın notlarını katılımcılarla paylaştı. Bu çalışmaya göre hastane aciline başvuran hastaların, nöbetçi eczanenin yakınlığına göre %30 ila % 50si acilden yazılan ilaçlarını almakta, geri kalanlar evlerine dönmekte imiş. Bir hastanın 4 ayda 12 kez acile başvurup Yeşil Alan uygulaması gördüğünü ve ilaçlarını almadığını son seferde ilaç almak için başvurduğunda 12×12=144 TL muayene ücreti çıkınca eczacı ile kavga ettiğini anımsattı. Yalın Bey; yeni dönem ile hasta ve yakınlarının hekim ve eczacının sahibi olduklarını zannettiklerini ve özellikle beklemeye karşı tahammülsüz olduklarını ifade etti.
İkinci konuşmacı Dr. Ali ASAN Kamu Hastane Birliği adına panele katıldı. Önce 1.2.ve 3 . seviye acil hizmet kurumları tanımlarını yaptı. Ardından Bursa’ya ilişkin kamu acil başvuru rakamlarını açıkladı. Buna göre 2016 yılında kamu hastane acillerine 1.800.000 başvuru yapıldığını bunun da ilimizdeki tüm acil başvurularının %80’ini oluşturduğunu belirtti. Acilde hizmet kalitesini artırmak için hasta bekleme sürelerini azaltmak adına teknolojik ve yapısal düzenlemeler uyguladıklarını söyleyen Dr. ASAN ABD ve AB uygulamalarına değindi. AB’de hastaların %80 sorunlarına birinci basamakta çözüm bulabildiğini ama ülkemizde 2. ve 3. basamak başvuru sayılarının birinci basamaktan daha fazla olduğunu belirtti. Çözüm için koruyucu hekimlik uygulamalarına ağırlık verilmesi ve birinci basamağın güçlendirilmesi ile halk eğitimi ve sağlık okuryazarlığının artırılması yöntemlerini önerdi.
Üçüncü konuşmacı YİH Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Bilim Dalı’ndan Dr. Taylan İNAL idi. O da katılımcılara acil alan kodları ile Bursa’nın üç büyük kamu hastanesinin acillerinden rakamlarla yoğun hasta başvurusunu gösterdi. Tüm kamu hastane başvurularının %30’unun acillere olduğunu, bu nedenle acillerin hastaneler için ciddi bir ekonomik girdi sağladığını, halkın da bu hizmetten bu haliyle memnun göründüğünü dolayısıyla siyasilerin buraya el atma konusunda çekingen davrandıklarını ifade etti. Acilde yaşanan en ciddi sorunun hasta sayıları değil, gelen hastanın drenajının sağlanamaması olduğunu belirten Dr Taylan Bey acillerin hastanelerin vitrini olması gerektiğini ama ne yazık ki arka bahçesine dönüştüğünü, buraya müdahale eden yöneticilerin de koltuklarının tehlikeye gireceğini söyledi. Çözüm önerilerinde benzer biçimde birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinleştirilmesi, tüm sağlık sisteminin kafa sayısına göre değil işin niteliğine uygun biçimde pozitif performansa göre ücretlendirilmesi, halkın eğitimi konusunda meslek odaları ve Milli Eğitim ile kökten bir sağlık eğitimi planlanması önerildi.
Son konuşmacı Bursa Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr. Ersan TAŞCI idi. O da bakanlığın 2015 sağlık istatistiklerinden alıntılar yaparak sadece acillerde değil tüm hekime başvurularda ciddi bir artış olduğunu, yıllık Türkiye kişi başı hekime başvuru ortalamasının 8,4 olduğunu, OECD ülkelerinden 1,6 kat daha az hekimle 1,6 kat daha fazla başvurunun göğüslendiğini ifade etti. Aile hekimlerinin 21000 kişiyle 210 milyon poliklinik yaptığını, buna rağmen bakanlık kadrolarınca hep boş oturduklarının sanıldığını söyleyerek kabaca aile hekimlerinin işyüklerini tanımladıktan sonra, birinci basamağın sadece aile hekimlerinden oluşmadığını, güçlendirilmiş toplum sağlığı merkezleri ile buralarda uygun özendirici tedbirlerle, gönüllülük temelinde mesai dışı sağlık hizmeti verilebileceğini, ancak aile hekimlerinin kayıtlı hasta sayılarının Avrupa standartlarına getirilmesi ile de daha nitelikli bir aile sağlığı hizmeti alabilen hastaların ikinci basamağa yöneliminin azalacağını belirtti. Halkın “sağlık okuryazarlığı”ndan önce okur yazarlık sorunu olduğunu, eğitim broşürlerinden gerekli verimin alınamadığını, bu sorunun çözümünde en önemli görevin yine eğitim verme göreviyle aile hekimlerine düştüğünü söyledi.
Panelin bundan sonraki bölümünde izleyenlerin katkı ve soruları alınarak aşağıdaki başlıklar vurgulanmıştır.
1) Yüksek hasta başvuru sayıları ve hasta drenajındaki kooperasyon eksikliği acilin önemli sorunlarındandır.
2) Halkımızın acil kullanımına ve basit sağlık sorunlarının yönetimine ilişkin yoğun bilgilenmeye gereksinimi vardır.
3) Acillerde kalıcı ve sürekli eğitimli sağlık personeli kadrosunun olmaması önemli bir sorundur.
4) Acillere ve ikinci/üçüncü basamağa yoğun başvuruyu azaltmanın temel anahtarı güçlendirilmiş ve desteklenmiş birinci basamak sağlık hizmeti ile sevk zinciridir. Ancak sağlığın mevcut finansman yöntemiyle sert sevk zinciri uygulanması ikinci ve üçüncü basamağın ekonomik iflasına yol açar.
5) Sağlıkta hasta memnuniyeti kavramı, ticaretteki müşteri memnuniyeti kavramından farklı özelliklere sahip olduğundan sağlığın bütüncül olarak ele alınmasında belirleyici bir kriter olmamalıdır.
6) Sorunun kalıcı çözümü için siyasilerin, çalışanların meslek örgütleriyle işbirliğinden kaçınmaması gereklidir.