Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak “Emek Bizim, Söz Bizim” diyerek başlattığımız mücadele programında çöken sağlık sisteminin sonuçlarını tüm çıplaklığı ile görünür kıldık. Kamudan istifaları, yurtdışına göçleri, şiddet sayılarını, “geçinemiyoruz” çığlıklarını ülke sağlık gündeminde ana gündem haline getirmemiz sonrası bakanlık sessiz kalamadı. Emeğimizin gücü, örgütlü mücadelemizin kararlığı sağlık bütçe görüşmelerine yansıdı. Ancak sağlık emek meslek örgütlerinin önerileri alınmadan yapılan değişiklikler elbette eksik oldu. Tüm hekimleri eşitlikle kapsamayan, diğer sağlık emekçilerini görmeyen bir düzenleme getirildi.
Kamudan Emekli Olan Hekimlere İlave Ödeme Artırıldı, Çalışmama Şartı Kaldırıldı. Ancak BAĞ-KUR ve SSK Emeklisi Hekimler için Yine İyileştirme Yapılmadı
03.08.2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7146 sayılı Kanunla 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Ek 84. Madde eklenmiş ve kamudan emekli olan tabip veya diş tabibi kadro ve pozisyonları esas alınarak emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmış olup, aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olan tabip ve diş tabiplerinden ilgili mevzuatına göre uzman olanlara her ay emekli aylıklarıyla birlikte ilave ödeme yapılacağına dair düzenleme yapılmıştır. Yeni düzenleme ile ilave ödeme tutarını belirleyen gösterge rakamları uzman hekimler için 17.000 iken 40.000, hekimler için 13.000 iken 33.000 olarak yükseltilmiştir. Bununla birlikte maddedeki emekli hekimlerin çalışmaları durumunda ilave ödemenin kesileceğine dair fıkra yürürlükten kaldırılmıştır. Sonuç olarak emekli sandığından emekli olan pratisyen hekimlerin emekli aylığı 10 bin liranın, uzman hekimlerin emekli aylığı ise 11 bin liranın üzerine çıkacak.
Ancak 2018 yılında olduğu gibi kamudan emekli olmayan veya sosyal güvenlik mevzuatındaki değişiklikler nedeniyle bu haktan yararlandırılmayan hekimler yönünden bir düzenleme yapılmamıştır. Böylelikle emekli hekimler arasında, sosyal güvenlik kurumu kaynaklı ayrımcılık daha da artmıştır. Aslında 2008 yılında BAĞ-KUR ve SSK emeklisi hekimler yönünden o zamanki ekonomik koşullar gözetilerek 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda yapılan iyileştirici düzenlemenin bir benzerinin kalıcı çözüm sağlanana kadar şimdi de hayata geçirilmesi zorunludur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) Bütçe Kanunu görüşmelerinde bu hususun göz önüne alması gerekmektedir.
Kamuda Görev Yapan Hekimlerin Dışındaki Hekim ve Sağlık Çalışanlarına Kanun Teklifinde Yer Verilmemiştir
İlgili kanun teklifinin TBMM’de dün kabul edilmesiyle birlikte YÖK kadrosunda çalışan hekimler, aile hekimleri ve özel sektörde çalışan hekimlerle ilgili düzenleme yapılıp yapılmayacağı merak konusudur. Ayrıca hekim dışı sağlık çalışanları ile hekimler arasındaki ücret farkının artması da hastanelerde, sağlık kurumlarında yeni sorunları beraberinde getirecektir. Ayrıca TİS sürecinde yapılan, hekim dışı sağlık çalışanlarının sabit ek ödemesindeki %20 iyileştirmeye kanun teklifinde yer verilmemesiyle kalıcı olması engellenmiştir. TTB olarak sağlığın bir ekip işi olduğunu defalarca vurguladık. Bugüne kadar yapılan performans ek ödemesi gibi ücret politikaları, çalışma barışını bozup sağlık çalışanları arasındaki dayanışmayı azaltmıştır. Sağlık çalışanları arasındaki çalışma barışı ve dayanışmanın bozulması, toplumun aldığı sağlık hizmetini de olumsuz etkilemiştir.
Döner Sermaye Ek Ödemesine Dair Düzenlemede Hekimlerin Hakları Korunmadı
209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanununun 5. maddesinde değişiklikler yapılmıştır. Madde metnindeki “ek ödeme yapılabilir” ibaresi korunarak bu ödemenin yapılmayabileceğine dair örtük beyan değiştirilmemiştir. Öte yandan maddeye “Her bir sağlık tesisinde ek ödemeye esas işlemleri denetlemek üzere inceleme heyetleri oluşturulur” cümlesi eklenmiş, ancak “denetim” yetkisi verilen heyetin bileşimine ilişkin belirleme yapılmadığı gibi sağlık hizmetinin niteliğini artırmaya yönelik bir değerlendirme yapılmasından söz edilmediği de görülmektedir. Madde ile bu düzenlemeler Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “uygun görüşü” üzerine Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmıştır. Ancak bilindiği gibi mevcut mevzuatta da “tıbbi işlem” şöyle tanımlanmaktadır: “Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine bakanlıkça çıkarılacak yönerge ile belirlenen ve genel tıbbi işlemler puanına esas olan işlemler ile özellikli tıbbi işlemler puanına esas işlemler”.
Yapılan değişiklikte tıbbi işlemin Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmesine dönük bir değişiklik yapılmamıştır. Kaldı ki performansa dayalı ek ödeme sisteminin sağlık hizmetine ve sağlık sistemine verdiği zarar açık olmasına karşın bu hasarı gidermeye yönelen bir tutum da yoktur.
Döner Sermaye, Sağlık Bakanlığı’nın Gölge Bütçesi Olmaya Devam Ediyor
Yine yapılacak toplam ek ödemenin döner sermaye gelirlerinin yüzde kırkını aşamayacağı, bu oranın, doğal afet, salgın hastalık ve benzeri olağandışı durumlarda Cumhurbaşkanı kararıyla %50’sine kadar artırılabileceği kuralı getirilmiştir. Değişiklikten önceki haliyle bu oranlar %50 ve %65 iken, iyileştirme adı altında yapılan bu düzenlemeyle çalışanlara yapılabilecek ek ödeme toplam oranı aşağı indirilmiştir. Maddedeki döner sermaye merkez saymanlığına yapılacak aktarımın amaçları arasından “görev yapan memurlar ile sözleşmeli personele ek ödemede bulunulması amacıyla yapılacak giderlere iştirak etmek” ibaresi çıkarılmış, “Bakanlık taşra teşkilatının desteklenmesi amacıyla” olarak değiştirilmiştir. Sağlık çalışanlarına yapılacak ek ödeme havuzu daraltılarak döner sermaye merkez paylarından oluşan havuzun Sağlık Bakanlığının asıl hizmetin sunumunda gölge bütçesi olarak işlevinin artacağı anlaşılmaktadır.
209 Sayılı Kanunun Ek-3. Maddesindeki sabit ek ödeme oranları eğitim görevlileri için % 410’dan 770’e, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile uzman diş tabipleri için % 335’den 695’e ve pratisyen tabip ve diş tabipleri içinse %180’den 450’ye yükseltilmiştir. Ek ödemenin döner sermayeden değil bütçeden yapılmasına ilişkin değişiklik yapılmıştır. Ancak maddenin 2. fıkrasındaki “Bu madde kapsamında ödeme yapılanlara 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9’uncu maddesi hükümlerine göre ek ödeme yapılmaz” hükmü korunmuştur.
Sabit ek ödeme adı altında denge ödemelerinin bütçeden karşılanması ve oranlarında artış yapılmasına dair değişiklik yapılmıştır. 375 sayılı KHK’nin Ek-9. Maddesinde yukarıda sayılan hükümlere paralel olarak ek ödemelerin döner sermayeden yapılacağına dair hüküm çıkarılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başka bir kanunun genel kurul görüşmeleri sürerken komisyonlarda görüşülmeksizin yeni madde oluşturularak yapılan değişikliklerin aslen 8 madde olarak hazırlandığı, akademisyen hekimler yönünden de teklif sunulduğu, ancak gerekçesi açıklanmaksızın maddelerin görüşülmesi sırasında geri çekildiği anlaşılmaktadır.
Düzenleme Nasıl Olmalıydı?
Türk Tabipleri Birliği’nden gelen onlarca çağrıya rağmen yine Sağlık Bakanlığı ve iktidar partisi; TTB, diğer sağlık emek örgütleri ve muhalefet partisi ile bir görüşme dahi yapmadan kanun teklifini hazırlayarak katılımcılığa yer vermemiştir. Kanun teklifinin kabulünden sonra ortaya çıkan eşitsizliğe karşı dışlanan hekim ve tüm sağlık çalışanlarından ciddi tepkiler gelmeye başlamıştır. Her zaman aynı şeyi söylüyoruz; eğer TTB ve diğer sağlık emek örgütlerinin birikimlerinden yararlanılsaydı, daha eşitlikçi ve güçlü bir kanun hazırlanabilecekti. Yapılması gereken; tüm sağlık çalışanlarının durumunun değerlendirilip, emeğimizin hakkını verecek şekilde 3600-7200 arasındaki ek göstergelerle birlikte temel ücretlerin artırılması ve emekliliğe yansıtılması, aylıkların yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasıdır.
Kamudaki hekimler için yapılan ücret iyileştirmesi kısmen olumlu olsa da, kapsayıcılıktan uzak ve eksiktir. Bir uzman hekimin aylık ortalama geliri ile 2000 yılında 115 çeyrek altın, 2009’da 47 çeyrek altın, 1 Ekim 2021’de 13,4 çeyrek altın alınabiliyorken; düzenleme hayata geçirilse dahi 1 Aralık 2021 tarihine göre uzman hekim ortalama geliri ile 12 çeyrek altın alınabilecektir. Üstelik son 20 yılda iş yoğunluğumuz en az iki katına çıkmıştır.
Beyaz yürüyüşümüzde de herkes tarafından tanık olunduğu üzere sağlık çalışanlarının yükselen sesi iktidarı rahatsız etmiştir. Sağlıkta yaptıkları algı yönetimlerinin yerle bir olmasının ardından, hekimlerin sesini bastırabilmek ve sağlık çalışanları arasındaki dayanışmayı bozmak adına böyle bir hamle yapılmış olsa da mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi yeniden ifade ediyoruz.
Hekimlerin ücretleri açısından baktığımızda; sabit ek ödemedeki iyileştirmenin yanında aylardır talep ettiğimiz 7200 ek gösterge ve özel hizmet tazminatının artırılmasıyla, performansa dayalı ödeme değil yaşanabilir ana maaşımızın yükseltilmesi ile hem kapsayıcılık artacaktır hem de hekimlerin maaşları, verilen “müjde”ye göre çok daha anlamlı olacaktır. Aynı zamanda emekli sandığı, SSK ve BAĞ-KUR’dan emekli olan hekimlerin aylıkları arasındaki fark en aza indirilip tüm emekli maaşlarının yoksulluk sınırının üzerinde olması sağlanmalıdır.
Gelinen noktada TTB olarak taleplerimizden vazgeçmiyoruz. Bu süreç göstermiştir ki meslek örgütü çatısı altında birbirimizden ve emeğimizden aldığımız güç ile kazanabiliriz. Daha iyi bir sağlık ortamını birlikte inşa edebiliriz. Tüm hekimleri ve sağlık çalışanlarını dayanışmaya ve haklarımız için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Hekimlik onuruna yakışan daha adil bir düzende hekimlik yapabilmek umuduyla… Emek Bizim Söz Bizim!
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi