Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Emek Bizim, Söz Bizim” başlıklı mücadele programı kapsamındaki “Beyaz Yürüyüş”üne 23 Kasım 2021 günü İstanbul Kadıköy’de başladı.
Kadıköy İskelesi’ndeki buluşmaya TTB Merkez Konseyi üyeleri ile tabip odalarının, sağlık emek-meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin temsilcileri ve üyeleri katıldı. “Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza, halkın sağlık hakkına sahip çıkıyoruz” ve “Emek Bizim, Söz Bizim – Beyaz Yürüyüş” yazılı pankartlar taşınırken; “Emek bizim söz bizim, bekle bizi Ankara”, “Çok ses tek yürek, bu bilek bükülmeyecek”, “Herkese eşit, ücretsiz sağlık”, “Sağlık haktır satılamaz”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir”, “Sağlıkta şiddet sona ersin”, “Karanlığa karşı omuz omuza” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atıldı. Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abdullah Karadağ da etkinlikte yer aldı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından okunan basın açıklaması ise şöyle:
Sevgili yol arkadaşlarımız,
Bugün “Beyaz Yürüyüş”ümüze eşlik etmek için, bizleri karanlığı yaracak bu yürüyüşe uğurlamak için aramızda olan tüm dostlara teşekkür ediyoruz. Mesleğimizin duygusal ve fiziki yükünün her gün daha da ağırlaştığı salgın günlerinde, yalnız olmadığımızı hep birlikte var ettiğimiz biricik örgütümüzün gücüyle, tüm emek ve demokrasi güçlerinin, toplumla birlikteliğin verdiği umutla hissediyoruz.
Sağlığın piyasalaştırılması, emeğimizin değersizleştirilmesine karşı uzun soluklu, inişli çıkışlı mücadelelerden geçtik. Sağlığı çökerten dönüşümü tümüyle durduramasak da gerçek yüzünü en başından beri gösteren bir meslek örgütünün Türk Tabipleri Birliği’nin emekçileri olmaktan hep onur duyduk. Bu çöküşün önüne katıp bizden götürdüklerini görmek, göstermek de ona karşı mücadele etmek de hepimizin sorumluluğu oldu. Bugün mesleğimize, emeğimize yönelik saldırılara, bize dayatılan karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıkmak için yürüyüşümüzü başlatıyoruz.
Bu topraklarda hekimlik mesleği tüm değerleriyle birlikte tüketilip, hekimler hızla dönen bir çarkın dişlisine dönüştürülürken; “Artık geçinemiyoruz” diyen meslektaşlarımız yabancılaştıkları emeklerinin karşılığını alamazken; en ağır işkolunda çalışan işçiden daha uzun saatler boyu hem de ölümüne, güvenlik alanında görev yapanlar kadar can korkusuyla, şiddete uğrama tehlikesiyle çalışmaya zorlanıp, baskılar, yıldırma ve değersizleştirme ile baş başa bırakılırken; genç meslektaşlarımız artık bu ülkede hekimlik yapmaktan vazgeçiyor, kendi topraklarını terk edip göçmenliğe zorlanıyor.
Emeğin yok sayıldığı, mesleğin değersizleştirildiği şartlara rağmen, tıp fakültesine başladığımız ilk günleri, mesleğe coşkuyla başladığımız o ilk an birlikte yaşadığımız ortak duyguyu, beyaz önlüğü giydiğimiz ilk günün heyecanını hatırlayalım hadi yeniden. Biz gücümüzü hep mesleğimizden aldık. İnsandan yana, yaşamdan yana bizim değerlerimiz. Her sözümüzü hekim olmanın gerekliliği ile dillendirdik. Salgın dönemi, mesleki özerkliğimizin, etik ilkelerimizin değerini ortaya çıkarmanın yanında; sağlığın nasıl başat bir rol oynadığını, yaptığımız mesleğin anlamını, önemini bir kere daha hepimize ve tüm insanlığa gösterdi. Bugün bu gerçekleri tüm çıplaklığı ile görmüşken ortak değerlerimizi, mesleki mücadelemizi, coşkumuzu, ortak umutlarımızı, taleplerimizi de göstermenin, sağlıktaki bu çöküşe artık dur demenin günüdür.
Bugün tüm meslektaşlarımıza “Biz birlikteysek umut var” demenin günüdür. Sözümüzü büyütelim, “Emek bizim söz bizim” diyerek Yeni Türkü’ye selamla Meral Özbek’in sözlerini çınlatalım yollarda: “…Yürüyelim şarkılarla/ İsyan ederken/ Yürüyelim alkışlarla/ Meydan okurken…”