Hekimlik Andının Yazıldığı Topraklarda Hekimliği Mezara Gömmek
20 Haziran 2013 günü yine TBMM’nin kapanmasına az bir süre kala, yine sağlık alanında bir Torba Kanun Tasarısı getirildi.
Tasarı ile adeta, hekimlerin, akademisyen hekimlerin, cesurca, özgürce mesleğini, tıp bilgisini toplum yararına sunmasına pranga vurulması hedeflenmektedir.
Birinci basamak aile hekimliğinden, üçüncü basamak tıp fakülteleri hastanelerine kadar halkımızın sağlık hizmetinden yararlanması daha da paralı hale getirilmekte, ticarileştirilmektedir.
"Vatandaşı muayenehane çilesinden kurtaracağım" diyenler artık aile hekimliğindeki hizmetleri dahi yurttaşlara paralı hale getirmektedir. Üniversitelerdeki öğretim üyelerine muayene ve tedavi olmak dönüp dolaşıp parası olan yurttaşların ulaşabileceği bir ayrıcalık haline gelmekte, hocalara da güvencesiz çalışma, akademik özgürlüğün kaybı, yurttaştan para alarak hasta bakma ve bu paranın da yarıdan fazlasına el konması dayatılmaktadır.
Tasarının bütün maddelerine ilişkin TTB Hukuk Bürosu tarafından hazırlanan bilgi notu açıklamamızın ekinde yer almaktadır. Açıklamamızda yalnızca tasarının ruhunu aktaracak bazı konulara değineceğiz.
1-Ruhsatsız sağlık hizmeti sunma adı altında yepyeni bir suç yaratılıp 1 ila 3 yıl hapis cezası ve 100 bin güne kadar adli para cezası veriliyor. Halkımızın bilmesini istiyoruz;
Zaten hekim olmayan kişilerin hekim gibi sağlık hizmeti vermesi suçtur, cezası kanunla düzenlenmiştir. Onun için bu ceza hiçbir özel hastane patronuna, uluslararası sermaye zincirine, baskıcı hastane yöneticilerine bağlı olmadan, mesleğini özgürce, yalnızca insanın yararını merkeze alarak, gezi eylemlerinde olduğu gibi halkın yararına icra etmek isteyen, hastasının mahrem bilgilerini saklayan hekimleredir.
Sağlık Bakanlığı, üç yıldır, sağlık tacirleri karşısında hekimlere diplomaları ile kendi adlarına uzmanlık alanları ile ilgili yerler açıp çalışmalarına ruhsat vermiyor, binbir hukuksuz engel çıkarıyor. Yargı kararlarını uygulamıyor. Şimdi de hukuksuz olarak ruhsat vermediği hekimlere hapis ve para cezası vermek istiyor.
2- Anayasa Mahkemesinin 16 Şubat’ta iptal ettiği, feodal kralların serflere, kölelere dayattığı sağlık personeline “ikamet mecburiyeti”, bu kez “Sağlık personelinin ihtiyaç hâlinde çağrıya uyması’ adı ile getiriliyor. Hem de Bakanlığa, sağlık personelinin en temel haklarında istediği gibi sınırlama yapma yetkisini veren ‘Sağlık personelinin mesai saatleri haricinde de hizmetine ihtiyaç duyulduğunda ilgili sağlık kuruluşuna ulaşabilmeleri için alınacak tedbirler ve ilgililerin uyacağı kurallar Bakanlıkça belirlenir” düzenlemesiyle birlikte.
3- Hükümet 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile muayenehaneler dahil bütün sağlık kuruluşlarının, parayı verip ihaleyi alanlar tarafından açılacağını düzenlemişti. Yetmedi şimdi de vatandaşın en mahrem sağlık bilgilerini mevcut muayene ve sağlık kuruluşlarından zorla toplarken bu kuruluşların kuracağı kayıt ve bildirim sistemini de parayla satma, onlardan da yandaş kuruluşlara para aktarma sistemi getiriyor.
4- Kişilere özel düzenleme yapılıp üniversitelere gitmeden “jet profesör” yapılan, Sağlık Bakanlığı’nda profesör unvanı ile ayrıcalıklı ücret ve görevlere getirilen insanlara, Yükseköğretim Yasasının 29. Maddesi çiğnenerek üniversitede çalışmış gibi profesör unvanı ile ilgili her türlü akademik ve özlük hakkı tanınıyor,
5- Kişilere özel bir başka düzenleme ise mecburi hizmet alanında yapılıyor. Eğitimlerini yurt içinde almakla birlikte en az iki yıl yurt dışında çalışan veya daha önce yurt dışında eğitim gören hekimler devlet hizmeti yükümlüğünden muaf tutuluyor. Böylece ülkemizde okumayı ve çalışmayı tercih etmiş hekimler yönünden devlet hizmeti yükümlülüğü bir cezalandırma uygulaması olarak devam ettiriliyor.
6- Tasarı ile Anayasa Mahkemesinin iki kez iptal ettiği hükümleri yeniden getirip, Üniversitedeki Hocaya, üniversitede mesai saatleri dışında daha çok sağlık hizmeti verirsen sana para vereceğim, üstelik bu parayı da tedavi ettiğin hastanın cebinden alacaksın, ancak yarısını da bana vereceksin deniliyor. Daha ötesinde de Hocaları özel sağlık kuruluşlarına kiralama sistemi getirilirken, kendi adlarına serbest olarak mesleklerini icra etmeleri yasaklanıyor. Hocalara ulaşmak için ya özel hastaneye gitmeniz yüksek ilave ücretler ödemeniz ya da mesai sonrası üniversiteye gidip alacağınız sağlık hizmetinin parasını cebinizden ödemeniz gerekiyor.
7- Üniversitelerde en fazla bir yıl süre ile sözleşmeli olarak profesör ve doçent çalıştırılmasının yolu açılıyor. Sözleşmeli akademisyenlerin, akademik sorumluluk alamayacağı, rektörlük seçimlerinde oy kullanamayacağı düzenlenirken, her an sona erebilecek sözleşme ilişkisi ile toplum yararına bilim üretecek, bilgisini kamunun hizmetine korkmadan sunacak öğretim üyesi bağımsızlığının yok edilmesi hedefleniyor. ABD başta olmak üzere benzeri yöntemin uygulandığı ülkelerde sözleşmeli istihdam yöntemi kabul edildikten sonra güvencesiz çalıştırma modelinin asli yöntem haline hızla dönüştüğü, özgür düşünceli, bilimi halk yararına, insanlık yararına sunmak isteyen öğretim üyelerinin işsiz kaldığı bilinmektedir.
6- Daha önce aile hekimlerinin tetkik ve sarf malzemeleri kendilerine devlet tarafından ödenirken şimdi aile hekimlerinin vatandaştan alması, vatandaşın da daha sonra il sağlık müdürlüğünden istemesine yönelik bir sistem getiriliyor. Hekimle hasta arasına para ilişkisi sokulurken, aile hekimliği hizmetleri ücretli hale dönüştürülüyor.
7- Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarına rağmen kamuda çalışan hekimlere kendi uzmanlık alanlarında mesai sonrası serbest meslek icrasını yasaklarken işyeri hekimliği yapın deniliyor.
8- Şiddete ağır ceza diye aldatıcı bir biçimde sunulan düzenlemeler sağlık hizmetini güvence altına almaya dönük değildir. Yalnızca yaralama suçu iddiası ile soruşturulanlarda suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe var ise tutuklama nedenlerinin olduğu varsayılabilir denilmektedir. Bu hali ile düzenleme Gezi eylemlerinde sık sık kullanıldığı gibi binlerce sivil vatandaşın yaralanmasının görülmeyip de kimi kolluk kuvvetlerinin yaralanmasında soruşturulacak kişilere yönelik kullanılabilecektir. Kaldı ki yara basit tıbbi müdahale ile tedavi edilebilecek olduğunda suçun cezasının üst sınırı iki yılın altında kalacağından tutuklama da söz konusu olmayacaktır.
Tıbbın kurucuları İstanköy’lü Hipokrates’tan, Bergama’lı Galenos’dan bu yana burada, bu topraklarda; hekimliğin insanlık yararına sunulmasının kuralları, ilkeleri, ahlakı yazıldı. Hekimliğin, doğduğu topraklarda, bu tasarı ile mezara gömülmesine sessiz kalmayacağız.
Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi
Tasarının maddelerine ilişkin TTB hukuk bürosu bilgi notu için tıklayınız.