Türk Tabipleri Birliği (TTB) temsilcilerinden oluşan bir heyet, 4 Mart 2020 tarihinde Edirne’de mültecilerin bulunduğu alanlarda ve Edirne’nin Yunanistan sınır kapısı Pazarkule’deki mülteciler ve görevliler ile çeşitli görüşmeler yaptı, yerel yönetim ve sağlık görevlilerinden durum ve sürece ilişkin bilgi aldı. Heyet, görüşme sonucu elde ettiği bilgileri raporlaştırdı.
Mültecilerin önemli sağlık risklerinin bulunduğunu tespit eden heyet, belirli noktalarda temel insani gereksinimler için bile gönüllü desteğine muhtaç olduklarını, tuvalet, temiz su ve gıda temininin mümkün olamadığını bildirdi. Ayrıca, sınır bölgesinde Yunanistan kolluk kuvvetlerince uygulanan şiddet ve tam olarak sağlanamayan güvenlik şartları nedeniyle doğrudan karşı karşıya kaldıkları hayati tehlikeler dışında, mültecilerin ciddi insan hakları ihlalleri içinde bulundukları belirtildi.
İlk olarak hastane acillerini ziyaret eden heyet, bu kapsamda Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Tekirdağ Devlet Hastanesi’nde görüşme ve incelemelerde bulundu. Jandarma Kontrol Noktası ve diğer kontrol noktalarında da görüşmeler yapan heyet, halk sağlığı açısından yaptığı hızlı değerlendirme ve gözlemlerini özetle şöyle paylaştı:
- Temel sağlık hizmetleri açısından ciddi sorunlar bulunmaktadır. Bu başlıkta temiz su, yeterli ve dengeli beslenme, ana çocuk sağlığı hizmetleri, bağışıklama, temel ilaçlara ücretsiz erişim, endemik hastalıkların tedavisi vb. hizmetlere gereksinim bulunmakta ancak bu gereksinim karşılan(a)madığı gözlemlenmiştir. Kronik hastalıkları olan kişilerin ilaç temininde sorun yaşadıkları, bazı kişilerin sınır geçtikten sonra Yunanistan kolluk kuvvetleri tarafında eşyaları ile beraber ilaçlarına da el konulduğu için tedavilerine devam edemedikleri görülmüştür.
- Tıbbi acil hizmetler açısından kişilerin acil durumlarda ambulans ile hastaneye götürüldükleri, bu açıdan acil tedavi gereksinimlerinin sağlandığı gözlemlenmiştir. Ancak bazı kişilerin acil durum bile olsa hastanelerde kolluk kuvvetleri tarafından farklı yerlere gönderilmek korkusu ile ambulans çağırmaktan endişe ettikleri öğrenilmiştir.
- Sağlık çalışanlarının bir kısmı CoVID19’a karşı sınır kapılarında oluşturulan ekiplerde görevlendirilmiştir ve yoğun çalışmaktadırlar. Sınırda Yunan kolluk kuvvetlerinin ateş açması ve başka yaralanmalar nedeni ile hastanelerde acil başvurularında yoğunluk yaşanmaktadır. Sağlık çalışanlarının izinleri iptal edilmiştir. Bu durumun daha uzun sürmesi durumunda Edirne’de ek sağlık insan gücüne ihtiyaç duyulacağı belirtilmiştir. Süreçte sahada görev yapan sağlık çalışanlarının psikolojik ve sosyal desteğe gereksinim duyabileceği öngörülmüştür.
Heyet, raporda şu önerilere yer verdi:
- Mültecilerinin her birinin insan hakları kapsamında barınma, beslenme, sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlıklı olma, kendini ifade etme hak ve özgürlükleri bulunmaktadır. Sınırın diğer tarafına geçmeye çalışırken yaralanan, can ve mal kaybına uğrayan ya da geçen kişilere yapılan müdahaleler işkence kapsamına girmektedir ve her biri insan hakları ihlali kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durum uluslararası yetkililere bildirilmeli ve hemen bu tür uygulamalara son verilmelidir.
- Süreç devam ettikçe ve belirsizlik sürdükçe, insan hakları ihlalleri, sosyal sorunlar ve sağlıkla ilişkili problemler hem mülteciler, hem de kentte yaşayanlar, toplum ve sağlık çalışanlarında artacaktır. Sürecin daha fazla can ve mal kaybına neden olmadan, toplumsal bir infial yaşanmadan iyi yönetilmesi, şeffaf ve sorunu çözecek bir politik irade gerekmektedir.
- Güvenli bir geçiş koridoru sağlanmadan mültecilere geçiş temennisi verilmemeli, mülteciler hayati tehlikenin olduğu şartlara doğru itilmemelidirler.
- Yetkililerin belirsiz, insan hayatını riske atan ve insan hakkı ihlali yaşanan bu sürecin sonlandırılmasında ivedilikle rol almaları ve süreci şeffaf yürütmeleri gerekmektedir.
- Şu anda sınırda ya da Edirne şehrinin farklı bölgelerinde bulunan mülteciler için en temel insani bakım ve gereksinim duyulan temel sağlık hizmetleri sağlanmalı ya da sağlanabilecek kurum/mekanizma/yapılar oluşturulmalıdır.
- Mültecilerin hareketliliği Edirne şehir içinde kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılamasını önleyecek şekilde kısıtlanmamalıdır.
- Mültecilerin Türkiye’de gerekli haklara sahip olarak yaşamaları için 1951’de kabul edilen Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi sınırlama kaldırılmalıdır.