Bursa Tabip Odası (BTO) ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) ortaklaşa bir etkinlik düzenledi. Halk Sağlığı Açısından İklim Krizi başlıklı webinarın moderatörlüğünü HASUDER Başkanı Prof. Dr. Bülent Kılıç yaparken, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde İklim Değişikliği Koordinatörülüğü yapan Dr. Ümit Şahin, yaşanan iklim krizine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Bursa Tabip Odası’nın sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan etkinliğin açılışını yapan HASUDER Başkanı Prof. Dr. Kılıç, son zamanlarda halk sağlığının öneminin ön plana çıkmaya başladığını belirterek, “Son 100 yıl içerisinde çevre hareketleri giderek arttı ama son yıllarda iklim değişikliğinin sağlığı bozucu etkileri ve riskleri daha yakından görülüyor” ifadelerini kullandı.
SICAKLIKLAR GİDEREK ARTIYOR
İklim krizinin ne durumda olduğunu anlamak için atmosferdeki karbondioksit ve sıcaklıklardaki artışa, buzulların erimesine bakmak gerektiğini hatırlatarak Dr. Ümit Şahin ise şunları söyledi: “Atmosferdeki karbondioksit artışı, bu senenin en yüksek düzeyinde. Bu düzey sanayi öncesi dönemden bugüne ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Sıcaklık artışı da 2015 yılında bir dereceyi geçerek bir dönüm noktası oldu. 2016 yılında rekor kırarak 1,25 dereceye çıktı. 2020’de de küresel sıcaklık artışı 1,25 derece oldu. Bilimsel raporlarda sıcaklık artışında 1,50 derece üst sınır kabul ediliyor. Dolayısıyla bu sınıra çok az kalmış durumda. 1970 yılından beri ortalama sıcaklıklar hızlı bir şekilde artıyor ve her sene sıcaklıkta yeni rekorlar kırılıyor. Artık bildiğimiz iklim ve dünya yok. Dolayısıyla böyle bir dünyada sağlık, ekonomi, su ve gıdayı düşünürken eski dünyanın normaliyle hareket edemeyecek durumdayız.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL KRİZİ
Dr. Şahin, iklim değişikliğinin artık ‘kriz’ olarak tanımlanacak noktaya geldiğini belirtti ve şunları söyledi: “İklim değişikliği, bilinen iklim değişikliği değil. 2000’li yıllarda iklim değişikliğine dair konuşulan ‘bulaşıcı hastalıklar artacak’, ‘gıda krizi olacak’ şeklindeki söylemlerin zamanı geçti. Şu an iklim değişikliği, ‘İklim krizi’ olarak adlandırılan ciddi bir dönüşüm yaşadı. Yaşanan iklim krizini sağlık açısından düşündüğümüzde, bu durumun doğrudan halk sağlığını, sosyal, ekonomik, siyasi pek çok boyutu tehdit eden bir problem olduğunu görüyoruz.”
BUZ KÜTLESİ YÜZDE 40’A YAKIN ERİDİ!
Şahin, “Özellikle Kuzey Kutbu’ndaki buz kütlesi kritik öneme sahip çünkü bu buz kütlesi eridiğinde altından çıkan deniz suyu, güneş ışınlarını çok fazla emiyor ve küresel ısınma hızlanıyor” ifadelerini kullanırken, son 40 yıl içerisinde söz konusu buz kütlesinde yüzde 40’a yakın bir erimenin yaşandığının altını çizdi. Erimenin devam etmesi durumunda deniz seviyesinin de yükseleceğini vurgulayan Dr. Ümit Şahin, “Dünyanın önemli büyük kentlerinin kıyıda yer aldığı düşünüldüğünde erime ve deniz seviyesinin yükselmesinin ne kadar ciddi riskler ortaya çıkardığı görülecektir” dedi.
NEMİN AZALMASIYLA YANGINLAR ARTABİLİR
Şahin, “Isınma 1,5 dereceyi geçerek, 2 dereceye doğru giderse “Küresel birikmiş etkiler” adı verilen etkiler görülebilir. Yani bugün hiç görmediğimiz okyanus adalarının sular altında kalması, Kuzey Kutbu buzullarının erimesi, ‘Birleşik İklim’ adı verilen, kuraklık ve toprak neminin azalmasıyla ortaya çıkan orman yangınlarının oluşması gibi olaylar karşımıza çıkacaktır” diye konuştu.
SON İKİ YILDIR YAŞANANLAR ORTADA
İklim değişikliği nedeniyle son iki yıldır yaşanan olayları hatırlatan Dr. Şahin, “Avusturya orman yangıları, Kaliforniya ve Pasifik kıyılarındaki rekor düzeydeki yangınlar, Atlantik kasırgasındaki artış, Yunanistan’ı vuran Akdeniz kasırgası, Kanada’daki sıcaklık dalgaları, Türkiye’nin birçok noktasında yaşanan sel ve orman yangıları ile yine ülke genelinde son iki yılda yaşanan ciddi sıcak dalgaları, iklim felaketiyle ilgili son iki yılda yaşananlardır. Yaşanan iklim felaketi kuraklığı, gıda ve su krizini, göçü beraberinde getiriyor. Dolayısıyla iklim felaketiyle birlikte birçok siyasi, ekonomi ve sosyal sorun karşımıza çıkıyor. Bunların arasında da sağlık sorunları önemli bir yer taşıyor” dedi.
21. YÜZYILIN EN BÜYÜK SAĞLIK TEHDİDİ
İklim değişikliğinin 21. yüzyılın en büyük sağlık tehdidi olduğunu söyleyen Şahin şöyle devam etti: “Bu tehdit, dolaylı ve doğrudan ilerliyor. En doğrudan tehdit, aşırı sıcaklar çünkü küresel bir ısınma var ve bu ısınma tüm dünyaya yayılmış ve şiddetli düzeyde ilerliyor. Aşırı hava olaylarından kaynaklı ortaya çıkan ölüm ve yaralanmaların artması da diğer bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte birçok hastalığın coğrafyası da değişiyor. Önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde hastalıkların coğrafyasındaki değişimlerin artacağına dair araştırmalar mevcut. Özellikle polen sezonunun değişmesiyle birlikte alerjenlerin artışı da iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki doğrudan etkileri olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan hava kirliği ve bu kirliliğin neden olduğu kalp, akciğer hastalıklarının ortaya çıkması, su kalitesinin bozulması, açlık gibi etkiler, iklim değişikliğinin sebep olduğu dolaylı sağlık tehdidini oluşturuyor” diye konuştu.